gülümsemeyi severim

dalga ve etkisi

akılda kolay kalsın diye, gülümsemeyi çok sevdiğim için adını otuzikidis aldığım blogum, yazmayı sevdiğim, ihmal ettiğim için suçlu hisettiğim... 

blog yazmak bulaştı bana, en sevdiğimden, o anlatırken hep dinledim, özendim ben de yapar mıyım ki dedim öyle çıktı ortaya blogum.. şimdi bana blogum için rehber olan  sevgili didi bloguna yeni yaşam tarzı ile ilgili  ilham veren yazılar ve tavsiyelerden oluşan "one life be fit " bölümünü ekledi. koşmak istiyorum ama nasıl başlarım, eğlenceli bir şekilde yaşanır mı sağlıklı diyorsanız, cevaplar blogta sizi bekliyor.



dalga etkisi oldu ben de bir arkadaşıma anlattım, sen de yazmalısın dedim, Türkiye'de başladığı blog macerasına şimdi yurtdışından devam ediyor, bugünlerde Budapeşte'den bildiriyor, sevgili aybük'ün renkli dünyasına bir göz atın, içinde konserler, sergiler ve daha neler neler var....

dalga etkisine devam, zor kararları beraber aldığımız bir arkadaşımsa hobisini yazmaya başladı, el emeği keçe harikası ürünler blogta sizi bekler, sipariş vermek için takibe almayı unutmayın:) 

ben herkes mutlu olsun isterim,

hayaller gerçek olsun isterim,

öptüm,bye....

kapağını arayan şişeler ve baykuşlar

bugünlerde düşünecek ve gezecek bolca vaktim var, "Ye, Dua Et, Sev" filminde ki İtalya sahnesinde söylenen sihirli kelime gibi...  "Dolce far niente" filmin çevirsinde olan anlamıyla hiçbir şey yapmamanın güzelliği... gelecek plan yapmaya zaman ayırmak tam olarak yaptığım bu... plan yapıyorum, sınırsızca hayal kuruyorum, bugünleri özleyeceğimi biliyorum ve toplum baskısı izin verdiği sürece tadını çıkarmaya çalışıyorum. işte yine o günlerden birinde bugün, benzer süreçlerden aynı zamanda beraber geçtiğimiz bir arkadaşımla, yolumuzu Ankara Kale'sine çıkardık. plan yapmadan, öylesine giridğimiz bir pasajta sanki Alice'nin tavşanı kovalarken düştüğü delikten "Harikalar Diyarı" na ulaşması gibi  biz de "Baykuşlar ve Diğerleri " Diyarına ulaştık ve diyarın bilgesiyle tanıştık. 



Ahmet Çomak, 37 yıldır biriktiyor... baykuş sevgisi okuduğu okulunun logosundan başlamış, iş hayatı, evlilik hayatı ile beraber hep devam etmiş, hiç eksilmemiş tutkusu, hiç bırakmamış peşini... kolleksiyonerliğini dinlemek için link, kendisi ile tanışmak için kendi ağzından eşyalar hikayesini dinlemek için ise Ahiler El Sanatları İş Merkezi Antikacılar Çarşısı Salman Sokak No:23/9 Samanpazarı na gitmeniz gerekiyor. eğer şanşlıysanız kendisiyle tanışabilir ve hatta özel karışım baykuş çayından da içebilirsiniz:)


renkli ve farklı  objelerin yanı sıra, kolleksiyon evinin sırrı bilgesinde...
 
bize anlattığı bir hikaye, belki de en çok duymaya ihtiyacım zamanda geldi... kolleksiyoner olmak pür dikkatli olmayı gerektiyormuş, karşınıza ne zaman ve nerede neyin çıkacağı geçen belli değil... geçen yıllardan birinde bir başka kolleksiyoner gelmiş, 2 şişe getirmiş çok özel tasarımlı, antika sınıfında olan ancak şişelerin bir eksikleri varmış kapakları yokmuş... şişe kapağı olmadan tam bir değer olamıyormuş, yine de kolleksiyoner Ahmet'e içinde ki ses fısıldamış, al bu şişeleri, kapaklarıyla buluştur... sese inanmış,satın almış şişeleri, sonra aklına düşmüş ben zamanın birinde tam da şişelerden birine göre bir kapak almıştım acaba nerede... milyonlarca objenin arasında başlamış araştırmaya, mağazaya, tüm raflara bakmış, çekmeceleri açmış, depoya gitmiş, şişenin kapağı onu beklermiş....

bir kaç hikaye daha dinledik bugün, hepsi birbirinden değerli, tam çıkarken mağazadan dışarı sen ne yapıyorsun hayatta dedi, o an bir anda " ben de kendimi arıyorum galiba" dedim...

bir şişe dahi bulabiliyorsa kapağını, ben mi bulamam  hayalimdekileri... :)

ben herkes mutlu olsun isterim...

öptüm,bye