gülümsemeyi severim

ekim ve yeni

ekim ayı benim için hep özel olmuştur, doğduğumdan beri, doğduğum ay olduğu için :) belki tek çocuk olmamdan, belki partileri, kutlamaları, sürprizleri çok sevdiğimden çok önem veririm ben doğum günüme. bu zamana kadar çeşit çeşit konsept parti ile, onlarca ve yüzlerce insanla kutladım. bir yıl şimdi kapalı olan, ancak açık olduğu zamanlarda çok popüler olan sanki bir safari turundaymış gibi hissettiren bire bir aynı boyutlarda olan hayvan maketlerin olduğu cafede kutladım.  bir tanesinde bir partinin içinde kutladım doğum günümü 300 kişinin bir ağızdan "iyi ki doğdun" şarkısına şahit oldum.tatlı  2 lerin olduğu zamanlarda...

bu sene benim için çok büyük bir adım attım, kutlamayı seven ben en büyük sosyal medya kanalından kaldırdım doğum günü tarihimi. "Otuzikidis'in doğum gününü kutla. Zaman tüneline doğum günü tebriği yaz." uyarısı gitmesin istedim kimseye, aklında kalanlar kutlasın, zihninde yer edenler... emir cümlesini gerçekleştirmenin verdiği rahatlıkla samimiyetten uzak, yolda görünce selam vermeye çekinen tanıdıklar bu sene benim için yorulmasın istedim:) kutlamayan kimseye kırılmadım, bunun adı belki olgunluk, eskiden bir liste olurdu zihnimde, doğum günümü kutlamayanlar diye. bu sene ise daha az kişinin kutladığı, doğdum diye gerçekten mutlu olan insanların aradığı 10.10'luk bir gün geçirdim. yeni yaşımda çok özel bir hediye aldım, çok emek verilerek, bir çok kalem heba edilerek hazırlanmış olan:) hani ilkokul da anı defterlerimiz vardı ya, kalbin kadar saf bu sayfayı bana ayırdığın için teşekkür ederim diye yazmaya başladığımız, kalbimizin beyaz sayfalar kadar saf olduğu günlerde... en sevdiğim, beni en sevenlere ulaşmış, hepsinden bir yazı istemiş, yazıları toplamış, kendi el yazısı ile teker teker yazmış toplam kırk dört kişiden anılarla dolu çok özel yazılar. kıprkırmızı bir defter, kütüphanemin en değerlisi oldu. içinde sevdiklerim tarafından yazılmış benim hikayelerim var, güzel şeyler yapmışım dedirten, her sene yinelediğim "daha iyi bir insan olayım" dileğine bir adım daha yaklaştıran...



ekim ayının bir başka özelliği ise,daha çok sevmemin sebebi, en sevdiğimin de doğum gününün aynı ay içinde olması. madem konseptimiz sevgi oldu dedim, ben de ona sürpriz onun en sevdiğini gerçekleştirmeye çalıştım. sevdiğimiz arkadaşlarımızla beraber onun en sevdiği menüyü biz hazırladık, Cook and Fun' da süper anlatımı ile Ali Şef ve eğlenceli sunumu, hazırladığı sorular ile bizimle olan, doğum günlerimizin vazgeçilmezi Özgür Aksuna eşliğinde, california roll, dana etli sebzeli noodle ve panna cotta hazırladık. hazırlarken çok eğlendik, hep beraber mutfağa girdik, dans ettik, yemekleri hazırladık ve sonra büyük sofrada hep beraber yemeğimizi yedik. en son sürprizi en sona sakladım, pazar gecesi kendi ellerimle yaptığım pastayı getirdim doğum günü şarkısyla, benim için büyük bir adımdı :)



aslında hayatta yaşadığımız her gün kutlamaya değer, aldığımız her nefes, attığımız her adım, bir kutlama nedeni...

ben herkes mutlu olsun isterim.

öptüm,bye

şov ve devam

geçen günlerinin birinde, Ankara'da yapılacak ne var ki diyenlere inat, güzel bir mekanın sezon açılışına davetliydik. çevre sokak'ta yer alan eski 45'liğin sezon açılışında dj kabininde hayranı olduğumuz Hakan Eren vardı. "bir zamanlar" ismini verdiği performansında çocukluğumuzun Türk filmlerinde,  hani herkes masumdu,  iyiler hep kazanırdı ve kötüler filmin sonunda özür diler hatasını anlardı ya, çalan aklımıza yer etmiş, bir zamanın en popüler şarkılarını çalıyordu. üstelik kendisine açılış gecesine özel olarak bir zamanların starları eşlik ediyordu. Gönül Yazar, Semiha Yankı ve Yeliz.



muhteşem bir gece geçirdik, tüm şarkılara eşlik ettik, hangi filmde söylendiğini bulmaya çalıştık, benim aklımda kalansa geceye dair çok minik bir hatıra....

devam ederken eğlence, şarkısı çalınan sanatçı, dj kabinine girerek eski tip mikrofon elinde mırıldanıyor şarkısını, işte o an, insanlık hali kayıveriyor ayağı ve tıpkı sanki ayaklarında yay varmış gibi zarifçe düşüveriyor geriye... o sırada hala elinde mikrofon ve diyor ki "siz devam edin söylemeye.." ayağa kalktıktan sonra çılgınca alkış seyircilerden, ben düştüm diye mi bu kadar çok alkışlıyorsunuz diyor, ben cevabı içimden veriyorum "hayır düştün diye değil, ayağa kalktın diye bu alkış."




hayat bu, düşerek kalkarak, devam ediyoruz.  Mevlana'nın dediği gibi 
"sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük" 

gece boyunca en çok eğlendiğimiz şarkı
siz de hatırladınız mı? :) 

eski 45'lik :  üsküp caddesi, no:16/2 çankaya
                     rezervasyon: 0533 138 3945

ben herkes mutlu olsun isterim...

öptüm,bye