gülümsemeyi severim

kısa kısa

bu aralar hayat yoğun, sorgulamayı bıraktım, yaşamaya çalışıyorum sadece..gelen herşeyi kucaklayarak, kimi zaman bulutlarla dans ederkeni kimi zaman toprağın altındaki köklere yakın dururken, hayta geçiyor işte, hedeflerime yakınlaştığım anlar, kaçırmaya yakınlaştığım anlar arasında..

ilk teşekkür yaklaşık 4 yıldır tanıdığım en güler yüzlü butik sahibine..numara 39 u Ankara'ya getiren, tasarımcıları çatısı altında birleştiren ve sonra kendi tasarımları ile ünlenen sevgili tuğba'ya..sözüm söz, bir cumartesi günü geliyorum o güzel butiğe ve kendimi alışverişe adıyorum..cumartesi gecesi bana celebirity havası yaşatan tatlı insan, sen iste ben her zaman poz veririm :) suare butik

blogum güzel kadınalrın ölümlerinin arkasından yazdıklarım ile dolmaya başaldı biliyorum, sadece saygı duyuyorum hayatı kendince yaşayabilme cesareti gösterenlere..siyah saçlarım olduğu ve eyelilner sız çıkmadığım için hippi kuzenim beni benzettiği kadın, gittiğin yerde çok mutlu ol...




Güçlü durmak zor hayatta, dik durmak bazen çok daha kolay yatay pozisyonda olmak...


bu aralar tek bir hayalim var, yıldızları görebileceğim bir yerde keyifli bir sohbet biraz kıkırdamak, biraz şarkı söylemek, biraz susmak ve çokça mutlu olmak...

Ankara mekanlarını,unuttum sanmayın.. pek yakında Ankara'nın billinmeyen gizli hazine yerleri ile burdayım..

ben herkes mutlu olsun isterim..

öptüm,bye..


kendin olmak

bugünün konusu ofiste bir marka yaratmak, kendin olmaya devam etme savaşı...

öncellikle çalıştığım yeri seviyorum, evime sadece 3 dakikalık yakın bir mesafede, hatta karşı komşum sayılır, anneannemin camı ile yemek yenilen mutfakcık, ben oldum olası mutfakta yemek yemeyi sevmediğimden masamda yiyorum tek başıma,  karşı karşıya, işyerimin girişinde kırmızı bir halıdan yüreyerek binaya giriyorum ve en sevdiğim yanı  binanın bahçesinde bir salıncak var. Kırmızı,sarı, mavi renklerde, çim olması gereken sarı otların arasında...Fiziksel şartlar olarak mükemmel olan işyerimde iş arkadaşlarım da birbrinden tatlı ve Türkiye mozaiği oluşturacak çeşitlililkte.. Evlisi,bekarı,annesi, hamile kalmayı planlanı,ev almak isteyeni,kız arakadaşına romantik evlenme teklifi etme arayışında olanı, diyette olanı.. Şirinler köyü gibiyiz... Ve benim rolüm süslü şirin olmak...

İş yerim ile evim arasında bebek bir yokuş var, ondan sonrası düz yol, ben her sabah bir şova hazırlanır gibi kalkıyorum, kaldırımda catwalk yürüyüşümü yapıp giriyorum işyerime, gözlüklerimi masama oturana kadar çıkarmıyorum, makyajsız gelmiyorum,ofiste oje sürmüyorum.Düz ayakkabı hiç giymedim, beceremem ben düz ayakkabı ile yürümeyi, kuaförden çıkıp gelirim, saçlarım yapılıdır hep..Pembe bir saatim var asla çıkarmam kolumdan, severim onun herşey ile uymamışlığını...


Ben sadece buyum, beni değiştirmeye çalışmayın olur mu?Moda yorumları yaparken kendi kalıplarınıza sokmayın beni, rüzgarı estiği gibi, beni giyindiğim gibi kabul edin...Elbiseleri ve ayakkabıları ile mutlu kız çocuğunu üzmeyin,çünkü o değişmez...

Ben herkes mutlu olsun isterim..

Öptüm,bye..

ben bugün..

pazartesi sendromuna hiç girmedim ben,iş yeri hep eğlenceli oldu...gelmek için sabırsızlandığım,özlediğim..

okuduğum kitapların etkisi ile beynimi olumlu düşünme konusunda eğitmeye çalışsamda, işte ben bugün böyle bir ruh halindeyim...

bazen nereye süreklendiğimi bilmiyorum, rüzgara kapılmış gidiyourm ama varmak istediğim hedefin yolunda mıyım ???



bir haber bile saçlarımı diken diken olmasına yetiyor.....




kendimi kapana düşürülmüş bu tavşan gibi hisediyorum bazen, hala umut ışığı olan...



ve ne olursa olsun , içimde ki aykırı karakter kendini her yerde, her koşulda gösteriyor...





Ben herkes mutlu isterim;

Öptümi bye..


iyi ki doğdun amerika...

Temmuz ayının başında, Ankara'da farklı bir akşam için ne yapabilir??


Eğer söz konusu tarih 4 Temmuz ise, öncellikle ihtiyacınız olan Amerikan Büyükelçiliği'nden çalışan veya çalışan birisini tanıyan yakın bir arkadaş...Bu arkadaşa ihtiyacınız var, çünkü tanıdık olmadan bu partiye girmenin imkanı yok.. Arkadaşınıza TC kimlik numaranızı verdikten  ve parti bilekliği elinize ulaşltıktan sonra; tam saatinde kapıda olmanız ve yıllardır aradığınız küpenin tekini çantanızın astarına sıkışmış hali ile bulup inceleyen ve ne olduğunu anlamaya çalışan sıkı güvenlik kontrolünden sonra artık Amerikan topraklarındasınız...

Amerika'nın doğum günü partisine ,onlar kurtuluş günü demeyi tercih ediyorlar, hoşgeldiniz... Balgat'ta buılunan üssün çim alanında gerçekleşen parti,panayır,şenlik hangisini isterseniz seçin eğlencelerden, hepsinin birden barındırıyor bu etkinlik, için servislere biniyoruz ve çim alana geliyouruz...

Öncellikle beni tanıyanlar bilirler, topuklu ayakkabı vazgeçilmezimdir, ancak yer çim alan olunca,şenlikten aldığım aldığım http://www.fashionbypride.com/ sevgili elifin el yapımı ayakkabıların açılışını yapma vakti gelmiş demektir...



Nakit paranın geçmediği partide, bilet alarak standantlarda satılan birbirinden  lezettli yiyeceklere ve çeşitli hediyelik eşyalara ulaşmanız mümkün..


Standalardan gerçek amerikan hamburgeri, cipsi ve kurabiyesi aldıktan sonra, sahnede gerçekleşen canlı performansa yakın bir yerlerde çim alana oturuyorsunuz, bu nedenle yanınızda rahat oturmanızı sağlamak için sandalye, bataniye gibi gerekli eşyaları getirmeyi unutmayın derim..

Bu organizasyon için özel olarak gelmiş, misafirler ile fotoğraf çektirmek için, bizim sistemizde bordo bereliler ile aynı pozisyonda olan yakışıklı Amerika askerleri...



Standlarda başka eğlenceli aktiviteler de vardı...



Gecenin süprizi saat 21.30 da başlayan, büyüleyen havai fişek gösterisiydi... Gökyüzünü dilediğin renge boyama fırsatı veren havai fişeklere ilgi büyüktü...



Fotoğraflarda ki güzel insanları tanımamı sağlayan ve beni bu bu partiye davet eden sim arkadaşıma teşekkürlerimle;

Ben herkes mutlu olsun isterim...

Öptüm,bye...






katalogtan seçmeye devam...

kişisel gelişim kitaplarının en büyük mottosudur, evren size sınırsız bir katalog sunuyor, siz siparişini verin ve beklemeyi bırakın..

ben siparişimi veriyorum...

Olmak istediğim bir kadın var. Ben hep hayal dünyasından seçtim kahramanlarımı bugüne kadar, hayatıma girenlere de roller verdim masallardan… birisi clark kent oldu, süperman a dönüşemedi, diğeri Barbie nin sevgilisi Ken oldu,tam da yerini buldu, beynini kullanmayı unuttu. Şimdi o yüzden evrene olumlama yaparken, gerçek bir kadından yola çıkmaya karar verdim..
Olmak istediğim kadın, tarzıyla, havasıyla… güzel değil ama çekici, havası yeterlerden...

Yanımda olmasını istediğim adam...


Beraber yapmak istediğim, çok eğlenmek…


Güzel poz vermeliyiz, ben olmama izin vermeli yanında..


Beni daha iyi bir insan olmanı sağlasın, bilmediğin bir şeyleri öğretsin..


Ve aşkı yaşayacak kadar cesareti, duygularını anlatacak kadar becerisi, sevgiden şımarmayacak kadar beyni olsun…

Ben herkes mutlu olsun isterim..
Öptüm,bye..



kime ne?

kim ne derse desin? eğer yaşadıkları aşkşa ben destekliyorum ayşe özyılmazel ile ali taran'ın ilişkisini..
belki de sadece hala aşkın var olduğuna inanmak istediğim içindir.



arada ki yaş farklı, çok mu önemli?babasından intikam almak için mi, aynı babasının yaptığını yaptı?? baba sevgisi hasreti yüzünden mi, bu kararı aldı??? bilmiyorum, bu soruların eminim cevap verecek doktorlar, yazarlar vardır bir sürü her yerde... neden sadece mutlu olmalarını dilemiyoruz. belki ayşe baba sevgisi istemiştir, ali de bir kız çocuğu sahibi olmayı.. evet, taran ailesinin diğer kadını için gerçekten üzüldüm.. kanser hastasıymış, morale en ihtiyacı olduğu zamanda yarı yaşında bir başka kadın tarafından terkedilmek, çok yıkıcı.. o kadına kendisine ilaç olacak, ayaklarını yerden kesecek, sağlığına geri kazanmasına yardım edecek bir aşk diliyorum..

ben herkes mutlu olsun isterim..

öptüm, bye..