gülümsemeyi severim

40 ve ara

ara verdim yazmaya, devam ettim yaşamaya... yaşadığımız kayıptan sonra biraz daha kendime kalmak istedim, aklımdan geçti yazacaklarım, yaşadım yazacaklarımı ama yazamadım... 

bir sürü güzel etkinliğe katıldım, hepsini anlatacağım, tanıştığım süper cilt bakımı markasını, okuduğum yeni kitapları... 

ara bir yazı, gelecek güzel yazılar için bir ara yazısı... 

bugünlerde en çok direnmeyi öğrendim, belki de öğrendik toplum olarak, Ankara olarak...


direnmeyi, tutturukçu olmayı bundan daha güzel anlatan bir şey olabilir mi, tutkulu olmak lazım hayatta, sanki son nefesmiş gibi olmalı her nefes ve devam etmek doğru bildiğine... 

otuz bir yaşındayım, artık ne yapıp yapamayacağımı kestirmeye çalışıyorum, bir arkadaşımla konuşurken, bana dedi ki , bu saatten sonra çok zengin olmazsın dedi, okuduğum başarılı kadın biyografilerine itafen, aileden yoksa bir yatırımın, sen kurarsın yeni şeyler, keyfini çocukların sürer, buna göre kur dedi hayallerini... dinlerken acı gelen gerçekler, düşününce mantıklı geliyor aslında... benim en öncelikli amacım hiç bir zaman çok zengin olmak olmadı, yeterse paran beğendiğini almaya, bir de varsa güvenebileceğin bir kaç birikim, gerisi gelir her şekilde, para gelir geçer, gider biter, sonra yine döner, bir pencere kapanır, başkası açılır, kapı hep açıktır, sen istediğin sürece umut hep vardır, inandığın zaman...

biz bu arada mini bir taşınma yaşıyoruz, aynı binada daire değiştirdik, evimize yepyeni hali ile dönmek üzere, 
geçici süreli evimizde, telefon da  internet de tek bir noktada çekiyor, ayakta hiç bozmadan kalabildiğim sürece online olabiliyorum ve,

ben herkes mutlu olsun isterim,

öptüm, bye...