gülümsemeyi severim

hedeflenenler ve gerçekleşenler

yılbaşı gelmeden önce listeler yapılır ve çoğu unutulur kütüphanenin tozlu, bilgisayarın en yedek alınmayan bölümünde. ben de yazarım her sene başlamadan önce bir tane, 2013 e ait dilek ve temenniler yazdım, yayınladım şimdi döndüm baktım. hepsi 1 anda olmasa bile bebek adımlarla gerçekleşiyor işte :) 

demiştim ki işimle ilgili 2 seminer, kendi içinde de  ikiye ayırıp benim anlatıcı olacağım ve beni özlediğim öğrenciliği döndürecek olanlardan 2 şer adet ısmarlamıştım evrene. sağolsun getirdi hemen ilk kısmını yerine, biterken yeni yılın 2. ayı katıldım 2 seminere anlattım hikayemi. neden blog yazdığımı, bana açtığı kapıları, tanıdıklarımı , tanıştıklarımı, kazandırdıklarını... ben blog sayesinde şu an ki işimi  buldum daha doğrusu blogum bana iş buldu, bu hikaye anlatılmalıydı sıkılmadan, utanmadan, kibirlerlenmeden olduğu gibi yalınca...

sosyal medya, çok yaygın kullanımıyla her yerde tuvalette bile cebimizde :) peki bu işten para kazanılır mı, ikametgah ı facebook a almak, twitter da yaşamak nasıl olur? anlatıyorum işte, dilimin döndüğünce kesinlikle uzman kelimesini kabul etmiyorum, ben sadece benim yolumu anlatıyorum. iletişimin önemi, kelimelerin gücü, pazarlama ve en sevdiğim olan kampanyaları anlatıyorum.

yaptığı işi seven şanslıyım ben, benim olan her şeyi seven, mutlu olmayı tercih eden :)

kendi fotoğrafımı koymayı pek sevmiyorum bloguma, zaten bunun için yok mu facebook? :)
ama bu iki  fotoğraf benim için mutluluk, gerçekleştirdiğim 2 toplantıdan...



ben herkes mutlu olsun isterim,

öptüm,bye...

iç ve dış hesaplaşma

bazı insanlar kötüdür. gerçek kötüdür. kalbi simsiyahtir. hatayı kendinde asla aramaz, asla yüzleşemez, fırsat olsa aynaya bile bakmaz istemez, hatta karanlıkta görünmez.

bazı insanlar kendini padişah sanır, kraldan çok kralcı olur, vezirden çok soytarı olur,güldürken aptallığı beğeni kazanır.  bilmeden konuşur, anlamadan dinler, hep ben bilirim, en iyisini ben yaparım der. taş gibi kalır olduğu yerde, bir adım ilerleyemez. 

bazı insanlar çıkarları uğruna yaşar, her olaya bundan nasıl fayda sağlarım diye bakar, kendine faydası olmayacak hiç bir işe niyet dahi etmez.

bazı insanlar beni aptal sanır, bırakalım sansınlar:)



ben herkes mutlu olsun isterim.

öptüm,bye...

nasılsın demenin önemi üzerine önemsiz bir yazı

uzun zamandır düşünüyorum, çıktığın yolda gönüllü de olsan maaşlı da olsan, omuzlarına aldın mı sorumlulukları, tek başına kaldın mı, karar vermek için seçenekler arasında dolandın mı? bu anlarda sanki görünmeyen bir kalkan seni sarıyor ve karşında ki kişilerin gözünde dev bir makinaya dönüşüyorsun. girdiyi işleyen çıkıtıyı çıkaran... inekten sosis yapan hatta bazen sosisten inek yapmaya çalışan demir yığını bir makina...

aslında öyle değil işte, maddi tatmin de alsan, manevi tatmin de olsa yolun sonunda, olmalı insani mola köşeleri bazı başlarda. Papa'nın bile istifa ettiği günlerdeyiz, herkesin yerinin doldurulacağı, gideni aratır ya da aratmadan kesin işte. ben bu aralar sadece saf bir "nasılsın" soru cümlesine nasıl ihtiyaç duyuyorum.
Nasılsın, iyi misin, keyfin yerinde mi, hayat nasıl gidiyor, havalarda güzelleşti di mi? gibi önemsiz gözüken ama değerli hisettiren sorulara ihtiyacım var.




hepimiz insanız, bu hayata öğrenmeye geldik, insan olmayı, ,insanı yaşamayı...

nasılsın demeyi bir ihmal etmeyelim :)

ben herkes mutlu olsun isterim...

öptüm,bye