gülümsemeyi severim

Ankara'da Parti Oluyor Mu Diyenlere...

Şimdi sıra blogu asıl açma amacında.. Hani derler ya;Ankara 'da yapacak hiç 1 şey yok, her yer aynı ,herkes aynı, 2 cafe 1 bar var diyenlere..Çok güzel şeyler oluyor Ankara'da yeter ki siz beni takip etmeye devam ettim lokumlarım...

Ankara'da gece hayatının ilk postu yaklaşık 10 yıldır her yıl aksatmadan, mekanını hiç değiştirmeden gerçekleşen bir etkinilik.Öyle ki sıkıcı diye tabir ettiğiniz Ankara'da tüm ünlüleri görebilceğiniz,hatta hayata olmayanları bile...Nuri Alço mu, yoksa Banu Alkan mı favorim, Bob Marley mi dedin, iyi 1 çocuk olursan belki şirinleri bile görebilirsin. Benim de bir parçası olduğum bir sivil toplum örgütünün bir organizasyonudur bu. Her sene Hilton Murphys Bar da gerçekleşir. 80'ler temalıdıır bu gece.Kostümler ona göre ayarlanır ve sadece 80'lere ait müzikler çalar.Barkovizyonda 80'lere ait dizilier ve çizgi filmler döner.Snoopy'den Alf' a kadar... 80'ler de doğmuş herkeste bir tebessüm yaratan, eğlence garantili süper bir organizasyondur.Her sene  düzenleyen kulüp ve katılmak isteyene diğer kulüplerce bir dans gösterisi hazırlanır ve bu gösteri her sene daha başarılı daha süprizli dolu olarak gelişir.Bu sene ki parti ;11 Aralık'ta gerçekleşti.Seneye sizi de çağırıcam. Bu seferlik resimlerle idare edin..Öncellikle dans resimleri...


ardından da kostümlü resimler...


                                         
      

Öptüm,bye...

     

beklemek..

sevmediğim bir kelime , içinde olumlu anlam barındırdığına inanmadığım ve bu aralar hayatımın çoğunu çalan keilme...

işe girmeyi bekliyorum..hayailmde ki işi bulmayı,beni bulmasını...yaratıcı işler yapacağım,güzel insanlarla tanışacağım mutlu olacağım,uzun süre çalışacağım,eğlenceli bir iş ortamı bekliyorum..

bu aralar yılbaşını bekliyorum,yepyeni umutlarla başlamak için 365 güne..

bekliyorum, pes etmeden...


blog tutmak gerçekten insanın zihnini düzenlemesini sağlıyormuş ve her konuda 1 fikri olduğunun farkına varmasını..Yazacak o kadar çok konu aklımdaki ama bekletiyorum onları da:))

Öncellikle geçen günlerde beni üzen 1 ölüm haberi. Hiç tanımadığım, aynı hayatları paylaşmadığınız güzel 1 kadının ölümü.Ceyla Gölcüklü nün ölümü.Çok güzel 1 kadındı, hakkında en güzel yazıyı bence Pakize Suda yazdı "Prensesler Ölmez Hiç 1 Masalda" başlıklı yazısı ile..eğer yapabildiyesem:) işte link.. http://www.turkmedya.com/V1/Pg/ColumnDetail/ColID/39986

Güzel kadınların ölmemesi gerektiği kadar şekilci 1 insan olduğumu hiç bilmezdim..ben kimse ölsün istemem ama güzel kadınların ölümü daha çok üzüyor belki de.. Güzelliğin sadece bu hayatta bazı kapıları açmaya yettiğinden daha fazlası var gibi..Beni en çok etkileyen davranışı hasta hali ile görüntülenmek istememesi oldu. O kadar kadınsı bir davranış ki..Beni hep güzel,hep bakımlı hatırlayın dedi tüm merak edenlere.Yazık oldu güzelim kadına ,bak para herşeye de yetmiyor diyip ahh vaahlanacaklara fırsat vermedi..Ben hala güçlüyüm ve sizin zihninizde güzel kalıcam dedi ve gitti.

Karışık kafa

Benim kafamı bu aralar sıkça kurcalayan bir konu var.1 türlü anlayamadığım,çözüme kavuşturamadığım..

Sorum;bir ilişkinin kazancı evlilik midir? Ben bu kadar zaman harcadım karşılığında,karşımdaki insan beni evlenmeye layık gördü müdür cevap? o yüzden mi mutlu son derler evliliklere..? son a başlamanın neresi eğlenceli o zaman? ya da bu son bekar günlerin, sadece kendini sevdiğin, yüksek derecede bencil olduğun günlerinin sonunu mu işaret eder? Evli olmak bir statü müdür? Evli 1 kadın bekar kadınlara fark mı atmaktadır,kocasının iç çamaşırlarını asarken? Nerden geldi bunların hepsi aklıma? Dün güzel olan,huzurlu ve uzun zamandır sakin olmayı  yakalayabildiğimiz bir gündü,yeşil göz (sevdiğim adam) ile..  Big Chefs te otururken,internette öylesine dolanırken arka masada dünyalar güzeli bir bebek gördüm,yemyeşil gözler fındık burun ile bana bakıp tavşan taklidi yapan.Bebeği severken annesinin sesini duydum"Ayyy, inanmıyorum." Ses, üniversite arkadaşıma aitti.İlk evliliği bitmiş,ikinci evliliğinden olan çok güzel bebeği ve kocası ile beraber yemek yiyorlardı."Hiç değişmemişsin zeytin ezmesi" dedi, "Sende" diyemedim, gülümsedim sadece.. Önümde bebeğinin altını değiştirdi,ilginç bir görüntüydü...Bir keresinde de çok yakın 1 arkadaşım oğlunu yanımda emzirmişti,o da çook ilginç 1 görüntüydü.Arkadaşlarım bana şanşlı olduğumu hatırlatmak için mi bunu yapıyorlar yoksa?:)) Yoksa onlar da içten içe,benim onları yaptığım gibi ötekileştiriyorlar mı beni? Hala evlenememiş mi diyorlar? Bilmem, hangi yolda yürürse yürüsün arkadaşlarım, mutlu olsun isterim hepsi, sıfatları,statüleri ne olursa olsun, kalpleri iylilkle dolsun...

Evlilik beni korkutuyor, çünkü mutlu 1 evlilik pek fazla yok çevremde.. Ben evlenir miyim? Evet , evlenirim ,eğer "o "adamı 24 saat görmek istediğimi hisedersem, yanımda uyuduğu zaman gözlerimi açıp varlığı için şükredersem, evcilik oyunu oynayabileceğime inanırsam, bana çekirdek ailenin mutluluğunu tüm gücüyle gösterirse, sadece ikimizin olduğu 1 dünya kurabileceğimize inanırsam..Yani bir sürü olasılığa bağlı, biraz zor bu aralar.. Evlenmesem de ömür boyu flört edebilirm..5O yaşımda hala annnemle yaşayan, gece eve geç gelince yarın sabah kesin azarlanıcam kaygısını yaşayan ve ağızdan öpüşmek diye tabir edilen çocuksu kavramlarda yaşayan aşka aşık 1 kadın olabilirim.Ya da evlenip aşırı sosyetik bir evli kadın olabilirim; sürekli evinde partiler veren, büyük ziyafet masaları hazırlayan, konsept yemekler yapan, şen kahkahalı sıcak 1 yuva yaratabilirm.Kim bilir ne olacağını? Kendimi inşaa etme sürecimde en eğlenceli yerdeyim, herşeyi yapabilir,herşeyden kaçabilir yerdeyim.



Pek yakında yeni postumda (alıştım sanki,blog dünyasına) Ankara'da eğlenmek etiketiyle mekan tanıtımlarım var.Sevgili oyuncak sepetim'e  rumeysaoyuncaksepetim.blogspot.com özel, Ankara ya geldiğinde yeni yerleri bilsin diye.


Öptüm,bye.

hoşgeldim..

Uzun zamandır izleyici olarak gözlemci kaldığım blog dünyasına nihayet sahneden seslenmeye karar verdim. Bu kadar süslü bir başlangıç yapıyorum çünkü bu kararı almam tamı tamına 1 yılımı aldı..Bu kararı almamda beni çok destekleyen sevgili Oyuncak Sepetim, ve dün beni azarlamasıyla kendime getiren benim öğretmenim diye nitelendirdiğim, onun sayesinde blog dünyasına giriş yapan 1001.kişi olma şerefini bana veren sevgili Dilara ra ra'cım zamanla link vermeyi öğreniceğimi sanıyorum:) çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız kızlar.

Blogun içeriğinin ne olcağı konusunda çok net bir fikrim olmasa da,neler olmayacağı konusunda fikrim var.Kendi fotoğrafımı koymayı,kafama kalp monte edip yüzümü saklamayı,özel hayatımın en özel sırlarını burda anlatmayı şimdilik düşünmüyorum. Ama belli de olmaz:)



Ağırlıklı olarak Ankara'da gidilecek yerler, yenilecek yemekler,etkinilikler, Ankara tasarımcıları, sokak modası ve nacizhane hayat ile görüşlerim olacak.

Şimdi kendime bir hoşgeldim fotoğrafı bulmam,ardından da bu eklemeyi öğrenmem lazım..

Öptüm,bye.