gülümsemeyi severim

bu ve sene

bu sene büyüdüğümü hissettim, birkaç gündür düşünüyorum, geçen giden seneden elimde ne kaldı diye..

bu sene kendime çok güzel bir hediye verdim, çocuklar için masal yazma kursuna gittim, öyle bir altı saat geçirdim ki, sanki gerçek dünyada olan büyük bir kapıdan geçtim, küçüldüm, ufaldım, hayallerin sınırsız olduğu bir başka dünya geçtim. bir çocuk kitabı yazar mıyım, yayınlar mıyım bilmiyorum, sanırım kurumsal hayatın konforlu alanından çıkarak kendi hobimi işime çevirdiğim beri, sadece güzel zaman geçirmeye vakit ayıramamışım, şimdi bir hobi edindim kendime, çocuk kitapları okuyorum, kahramanlara bakıyorum, olayı inceliyorum ve fark ettim ki en kişisel gelişim kitapları çocuklara yazılmış, iyiliğin her zaman kazandığı, hoşgörünün var olduğu bir dünyada...

bu sene işimi geliştirdim, kimseye rakip olmadan, rekabet etmeden kendi yolumda ilerledim, geçen seneden daha güzel organizasyonlar yaptım, her yaptığım organizasyona kendi dokunuşumu ekledim, insanların mutlu anlarında yanında oldum, hayatlarını kolaylaştırdım. yaptığım işten mutlu oldum, mutlu ettim...

bu sene kendime iyi bir arkadaş edindim, beraber bir şeyler yaptık, çok güzel sonuçlar aldık, biraz para kazandık, bolca anı biriktirdik, hiç tanımadığımız evlerde bizim ürünümüzle çocuklar güldü,mutlu fotoğraflar gönderdiler, bizce amacımıza ulaştık...

bu sene sakin kalmayı öğrendim, idare etme sanatında var olan becerimi bir üst seviyeye taşıdım, kendimi insanlardan korumayı öğrendim, hayır demeyi, güle güle biz artık görüşmeyiz demeyi öğrendim... 




bu sene çok yakın bir arkadaşımın bebeğinin hayatına gelişine şahit oldum, bir mucize gördüm...

bu sene otuz beş yıldan sonra tam olarak saçımın beş teli boyattım, on gün yasını tuttum, alıştım 
gitti...

bu sene süper bir yaz tatili ve muhteşem bir yurt dışı seyahati yaptık, yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım, görsel olarak çok zenginleştim... 

bu sene hedeflediğimden az, elimden gelenden fazlasıyla kitap okudum, altını çizdim,üzerine düşündüm, ruhumu büyüttüm...

bu sene çok güzel diziler, filmler izledim...

bu sene hastanelere gittim, iyi sonuçlandı sonunda, zamanın değerini anladım...

bu sene ne yaparsam, ayaklarım yere daha sağlam bastım, ölçtüm, tartım, dengede durdum...

bu sene bol bol kahkaha attım, biraz üzüldüm, biraz ağladım, hepsi geçti...

şimdi yeni sene çalarken kapıyı, hayaller, umutlar, dilekler cebimde... 

2018 yılında iyiliğin kötülük karşında gerçek bir zafer kazanmasını diliyorum, insan ilişkileri için samimiyet, dünya için barış diliyorum...

bu yazıyı okuyan her kimse, gönlünden geçen dileği gerçek olsun...

ben herkes mutlu olsun isterim,

öptüm, bye...




35 ve yeni

her sene ekim ayı gelince başlarım heyecanlanmaya, yeni yaşım için dileklerde bulunmaya, kutlamayı planlamaya... iki yüz kişilik doğum günü kutlamam da oldu, iki kişilik de...

bu sene yaşımın 35 olmasından mı , kazandığım deneyimlerden mi,  anlık ruh halimden mi,işimin organizasyon olmasından mı bilmem büyük bir kutlama istemedim, yemek yiyelim, pasta yiyelim, iyi ki diyelim istedim sadece...



kendimce bir deney yaptım facebooktan doğum günü tarihimi sildim, facebook hatırlatmasın,hatırlayan hatırlasın, hatırlamayanın canı sağ olsun dedim ve çok şaşırdım... hiç aklıma gelmeyen isimler hatırladı, beni mutlu ettiler...

doğum günlerini neden bu kadar sevdiğimi düşündüm, sevildiğini hissetmek olay, sen doğdun diye birilerinin mutlu olması, ilk ben kutlamayalım diye saat kurması, güzel bir fotoğraf paylaşması, haberi olmadan benim beğendiğim bir şeyi bana hediye etmesi, araması, mesaj atması, hayatta iyi şeyler yaptığım gösterisi, güzel insanlarla karşılaştığımın, iz bıraktığımın izi...

tam 35 mumlu bir pasta üfledim bu gece, ve diledim ki yanımda olanlar hep benimle olsun, eksik olanlar tamamlansın, sağlıklı olayım, ailem sağlıklı olsun, işim iyi olsun, daha iyi bir insan olayım...




fotoğrafta çok güzel çıkmamışım bence, yine de dursun burada, önemli olan güzel çıkmak değil,anı yaşamak değil m? ağzımda ki dişimden çok yaşım var hayatta... 


bir 35 yıl yaşar mıyım diye düşünüyorum, ya geçirdiğim zaman hayatımın uzun dönemi ise, melankolik bir ruh hali değil, daha azimliyim, daha yapmaya niyetli olduğum çok iş, bitireceğim çok proje, kalbine dokunacağım çok insan var...

yeni yaşımda yeni bir dil öğrenmeyi, yeni bir hobi edinmeyi, daha çok kitap okumak, daha çok kelime öğrenmek, kendime daha iyi bakmak, kendimi daha iyi tanımak istiyorum...

yeni yaşımda insanların hayatına daha çok dokunmayı, daha yararlı olmayı, iyiliklere vesile olmayı diliyorum...


ve her zaman ki ben herkes mutlu olsun istiyorum, kalbinde iyilik olan herkes...

öptüm, bye 






evli ve 1

her seferinde aynı şekilde başlıyorum yazmaya, yazmayalı çok uzun oldu, bahaneler, sebepler, ertelemeler... aslına taslaklar dolup taşıyor, yayınlama kısmı kalıyor, duruyor... 

bu yazım eşime hediyem... 365 günü evli olarak geçirmemize hediye... okur mu emin değilim, dursun yine de buralarda...

evlendiğimizde ben 34 yaşındaydım, ağzımdaki dişimden çok yaşım vardı hayatta, iyi ki bu yaşta evlenmişim diyorum kendime, daha olgun ne istediğini bilen,daha az inatçı ve biraz daha az nazlı...

instagram ki pembiş gelinlerden olmak istemesem de, yazmasam olmaz ben eşimden çok razıyım, yol arkadaşlığından, hayal ortaklığından, desteğinden, varlığından...

evlilik benim deneyimlediğim kadarı ile süper bir şey, evet kesinlikle kadının yükü çok artıyor, annemi çok özlüyorum, iyi ki aramızda sadece 2,6 km var:) tabakların kendi kendine bulaşık makinesıne girip, sonra yerine geçmediğini öğrendim, bir de çorap sorunu var, evin her yerinde özgürlüğünü ilan eden bağımsız ev aksesuarı olabilen. bir yıl boyunca hiç ütü makinesi ile bir iletişim kurmadım, yardımcı ablamız sağ olsun, kendime belirlediğim süre sona erdi ve birinci yılımızı kutladıktan sonra yaşasın? ütü yapmak...

sabah uyanınca görmek güzel, akşam gelişini beklemek, başında garsonlar olmadan konuşmak, ilk su getirir misini söylemek, alarmı sen kur demek güzel...

ben kendi işimi yapıyorum, hem patronum hem işçi, başım sıkışınca yardım isteyebilmek güzel...

kocam ben seni çok seviyorum, dilerim nasip olur 100. evlilik yıl dönümümüzü kutlamak... dilerim o zaman ben daha az konuşur, sen daha az duyarsın :) 

tabii ki hayat toz pembe değil, tenceresiz  tavasız olmaz evlilik, yıl dönümümüz kutlu olsun...



bu yazının şarkısı https://www.youtube.com/watch?v=IjiDMyUJ0NU
düğünde olmadı, önümüzde ki senelerin birinde benim sesimden sana söylenecek...







kadınsan yaparsın ve buluşma

sosyal medya sayesinde buldum "kadınsan yaparsın" grubunu ve buluşmalarını okuyanlar bilir benim de böyle bir hayalim vardı, henüz gerçekleştirmeye fırsat bulamadığım, ilgilenenler için yazdığım yazı  olmuşunu buldum, buluşmaya gittim çok keyif aldım.

grubun kurucusu Tuba İlze, "Kadınsan Yaparsın" isimli bir de kitabı var, kitapta öğrendiğimiz, unuttuğumuz, hatırlamaya ihtiyacımız olan teorik bilgilerin yanı sıra kendi işinin patronu olmanın psikolojik yanları da değinmiş. yazarımız öncelikle gerçekten bir yazar, kariyerine  Dünya gazetesinde köşe yazarlığı ile başlamış, o da bir hayal üzerine düşmüş yola... bir gün evinden çıkmış   yürürken dükkanların arasından geçerken, hayal etmiş, keşke demiş kadın esnaflarımız olsa, kadınlarımız tüketen kısımdan o sihirli, güzel ellerini üreten kısma uzatsalar, manavın, marketin,kuru yemişçinin kadın olduğu hayalini kurmuş. kitap yazmasının amacı da kadınları cesaretlendirmek, kadınsan yaparsın dedirtebilmek. 



ilk buluşmayı 1 Aralık tarihinde İstanbul'da gerçekleştirmiş, benim katıldığım 6. buluşmaydı Ankara'da, bu buluşmadan sonra sırada Bursa ve Bodrum buluşmaları var.

peki buluşmada ne yaptık, ne konuştuk sonuçta ne oldu? önce Tuba Hanım kısacık kendini anlattı, diğer buluşmalarda kurulan iş birliklerinden örnekler verdi ve sonra tüm katılımcılar kendi hikayelerini anlattılar. Tuba hanım aynı zamanda KOSGEB ile çalışmalar sürdürdüğünden çok alkış alan yeni uygulamayı anlattı, bilirsiniz eksiden krediden yararlanmak için projenizi yazmanız, şirketinizi açmanız gerekirdi, şimdi ise işleri biraz daha kolaylaştırmışlar, cesaret verici olsun diye şirket açma şartını eğer proje kabul edilirse ilerleyen 90 gün içinde açılmasına bağlamışlar, bir fikrim var acaba tutar mı diyenler için, eğitimini al, projeni yaz, gönder, onaylanırsa aç şirketini başla çalışmaya...

katılımcıların hepsi çok güzellerdi, hayata geçen, yolunu almış muhteşem fikirler, doğmayı bekleyen güzel projeler vardı, beni en çok etkileyen proje çıkan ürün herkesin ihtiyacı olan yenilikçi bir ürün, beni çok heyecanlandırdı, özellikle üretim aşaması, süreç boyunca olan çıkan zorluklar, zorluklar sayesinde ortaya çıkan ikinci ürün. nedir nedir bu ürün ben bağlantıyı bulamadım diyenler için açık adres   www.instagram.com/yedikeditasarim/ 

özetle ben çok  mutlu kaldım buluşmadan, kadın enerjisi dolu bir şekilde, hayalleri gerçekleştirmeye devam dedik ve ekledik kadınsan yaparsın....!



ben herkes mutlu olsun isterim,

öptüm,bye 

zaman ve saman

instagram hayatımıza girdiğinden beri perşembe günleri daha bir değerli olmadı mı? :) yaşasın geçmişe ışınlanma, eski fotoğrafları gün yüzüne çıkarma ve geçen günlere özlem duyma. sıradan bir perşembe günü mail kutuma düşen "bak ne buldum" başlıklı posta hatırlattı bana on yıl önceyi...


öyle çok fazla kendi fotoğrafına hayran hayran bakan insanlardan değilim pek, hatta eskiden çok sevdiğim fotoğraf çektirme işinden sıkıldım bile, sürekli çekilmesinden..

ama bu fotoğrafta bir şey var, uzun uzun bakmana neden olan... sanki fotoğraftaki ben değilmişim gibi,sanki ben hep otuzlu yaşımdaymışım gibi hisediyorum bazen. sonuçta fotoğraftaki sihrin ne olduğunu kendi başıma bulamayınca çevremdekilere sormaya karar verdim. anneme göre fotoğrafta ki sır genç ve zayıf olmam :) bir arkadaşıma göre sadece saçlarımın boyu ( ki ben öyle çok kendinde değişiklik yapan bir insan da değilim, saçımı boyatmaya korkarım o yüzden saçlarım sanırım doğduğumdan beri aynı renk, üstüne üstlük annemi çıldırtacak kadar çok saçlı doğmuşum :) eşime göre (evlendiğime göre bu sıfatı istediğim gibi kullanabilirim sanırım:) ben hiç değişmemişim, hep aynıymışım, bence süper politik bir insan ) sonra bir arkadaşım dedi ki, fotoğrafta ki kız daha yolun çok başında, az kırılmış, az incinmiş, hayaller dünyası gerçekler dünyasından uzakta, saf mutluluk ile dolu dedi. düşündüm de, sanırım sihri en iyi anlatan tanımdı.

on yıl öncesinde de hayallerimi anlatırdım, yine mutluydum, hep dolu tarafından bakmaya tercih ettim hayata ve çevremdekiler değişeceksin derlerdi. pembeyi daha az seveceksin, insanlara daha az güvenmeyi öğreneceksin ve daha az gülümseyeceksin. dedikleri çıkmadığı için mutluyum. hala pembeyi çok seviyorum, insanları da seviyorum bazıları yakından bazıları uzaktan çok uzaktan ve hala gülümsemeye devam ediyorum, saf görünme ihtimaline rağmen..

fotoğrafta ki kıza, diyeceğim ne yaptıysan iyi ki yapmışsın ufaklık, bugün kendi ayakları üzerinde duran, mutlu olmayı seçen, sorumluluk sahibi, hayal kurmanın yeterli olmadığını bilen, gerçekleşmesi için koşması gerektiğini bilen ve pembeyi çok seven bir kadın olmana yardım ettin, yanlışlarınla, doğrularınla, göz yaşınla, gülümsemenle, teşekkür ederim... 

ben herkes mutlu olsun isterim,

öptüm,bye