gülümsemeyi severim

arkadaş ve kitap

belki tek çocuk olduğumdandır, oyun arkadaşın aynı evin içinde olmayınca başka oyunlar kuruyorsun kendine ve kitap en iyi arkadaşındır her zaman, seni hayal dünyasında gemileri bindirir,helikopterlerden bırakır, ne olursa olsun elinden tutar, hiç bırakmaz, senin bıraktığın yerde, bıraktığın sayfada, bıraktığın satırda, bıraktığın kelimede bekler seni... hani derler ya bir insanla gerçek dost olduğunu hayat gayesi araya girdiğinde zamanlar denk gelmediğinde, bir sonraki karşılaşmada kaldığın yerden devam edebiliyorsan anlarsın diye, kitaplar gerçek dosttur... yıllar sonra bile aldığına eline, devam eder seninle... 

belki de kitap sevgim, bizim evde gerçekten kitaba değer verildiği içindir,çocukken bir tek alışverişte sınır yoktu, oyuncak değil, elbise değil, sadece kitap alışverişi sınırsızdı, yeter ki oku, yeter ki besle ruhunu...



ben kitapları severim, ben kitapçılara bayılırım. alışveriş merkezlerinin ormanıdr kitapçılar, nefes almak için... bu cümleden avm sevmediğim anlaşılmasın, aksine bayılıyorum ancak yeşilin yeri  her zaman ayrı kalbimde... 

pazartesi sendromuna inanmayanlardanım ben, kurumsal hayatta çalışırken de inanmazdım, şimdi kendi işimi yapmaya çalışırken de inanmıyorum, işin sırrı planlamada bence, pazar gecesinden yapılan bir planlama pazartesi gününü sevdirir. ben de dün gece planladım, bugün için dedim ki kesintisiz, telefonsuz, televizyonsuz, sosyal medyasız, whatsapp sız 1 saat ayırıcam kendime...

bir iş için uğramam gerekti one tower alış veriş merkezine ve orada cenneti gördüm.



toplam 2000 metrekarelik alanı ile (Türkiye'nin en büyük alana sahip kitapçılarından bir tanesi) 140000 kitabı ile (şehirde yılda bir kez düzenlenen kitap fuarlarında sunulan kitap sayısından daha fazla) Arkadaş Kitabevi ile karşılaştım.

kitaplar zaten yeterince ilgi çekiciyken, yerleşim de o kadar detaylı hazırlanmış ki, zamanı durdurabilirsiniz...

istediğiniz kitabı alıyorsunuz, Köpük Cafe ye geçiyorsunuz, benim bugüne kadar içtiğim en güzel beyaz çayı sipariş ediyorsunuz. çay için ayrı bir yazı yazılabilir ama benim tavsiyem gidip deneyin, kısaca Ronnefeldt çayı 1823 yılından beri çay üretiliyor, geleneksel yöntemle üretilen çay, kraliyet ailelerinde de tercihi, ülkemizde ağırlıklı olarak otellerde sunulan çay, kitap evinin cafesinde sizi bekliyor. cafeden beğendiğiniz çayları alıp evinizde de kitabınıza arkadaş yapabiliyorsunuz.





kitabevinde ayrıca çocuklar için ayrılmış devasal bir alan (450 metrekarelik) var, ağaç yaşken eğilir, çocukken sevilir okumak... ben hala çocuk kitaplarını da okuyorum, o masum dünyada dolaşmak da iyi geliyor ruhuma, cafede oturduğum kadar çocuk kitapları reyonuna da zaman ayırdım. ve kendi kendime bir karar bebekli, çocuklu arkadaşlarıma hediye alırken bin tane olan battaniyeye bir tane daha eklemek yerine, bir kitap hediye, kütüphanesine, bilindik kitaplar yerine daha farklılarını aramaya ayrıcam zamanımı...




bir de satranç oynamak için hazırlanmış özel bir masa vardı ve canlı çiçekler...



ben bugün kendime ayırdığım bir saati o kadar huzurlu ve mutlu geçirdim ki, diğer işlerimi ışık hızıyla, daha mutlu yaptım....

kendinize zaman ayırın, mutlu olduğunuz neyse onu yapın ve kitaplarla dost kalın...

ben herkes mutlu olsun isterim,

öptüm,bye...