önce güzel bir yere yemeğe gittik, yemek yedik hep beraber telefonlarımız ile beraber dört kişilik hesap ödedik ve çıktık ve konuşmaya başaldık nihayet...
insan kendini ancak insan da tanır demiş goethe, dinlenmek için konuşurken, bir güzel söze hasretken..
hayallerden konuşurken, ki benim hayalim trapezden atlamak o kadar teslim olmak karşı tarafa, sadece ve safça güvenmek. hayal işte, ben zaten yüksekten korkarım ama neden olmasın.. bana seni kamp yaparken düşünemiyorum dedi, neden dediğimde sen yapamazsın dedi. ayna yok oralarda,çamurlar içindesin ve yaşamaya mecbursun sanırım kamptan anladığı beni survior adasına bırakıp kaçmaktı :=)
düşündüm, kendimce, sessizce, içtenlikle..
ve o an beni birisi gerçekten tanımak istesin diye diledim..
o süs bebeğinden daha fazlası olan matruşkanın özünü tanısın istedim biri.. ben eğlenirim her yerde, her koşulda.. kampta, safari de yine de bulurum bir yansıma, sürerim rujumu, ruj yoksa vişne yeriz bizde yine kırmızı olur dudağımız, peki kim buna varır ki?
dinlemek lazım, taraf değil tanık olmak lazım hayatta, ulaştığımız şeylere şükür etmek ve ulaşamadıklarımız için hayal kurmaya devam etmek..
ben herkes mutlu olsun isterim,
öptüm,bye...
2 yorum:
çok keyif alarak okudum
çok teşekkür ederim, beğenmene çok sevindim:) bazen bir makina olsun ve "o" anlarda düşündüklerimi alsın döksün istiyorum kağıda.. çünkü bazen yetersiz kalıyor bildiğim tüm kelimeler.
Yorum Gönder