gülümsemeyi severim

okudukça var olanlara..

mayıs ayı , ankara'm da yağmurlar ile, güneşin saklamabaç oynaması ve hiç yakalanmaması ile geçti bile... benim için mayıs ayı yavaş geçen, her saniyesinde yaşadığımı hisettiğim bir zaman dilimini kapsadı..

yeni alışkanlığım,nedensiz yere bir şekilde gece yarısı ,sabaha karşı saat tam 03.44'de uyanmak oldu.İlk başlarda çok rahatsız olsam da, gecenin misafirperverliği daha kesin düşüncelerin oluşmasını, kelime dizimin daha doğru bir sıralamada hayatımda yer almasını sağlıyor. Uyandıktan ve uykunun tekrar ziyaretini beklerken en güzel aktive ise, kitapların büyülü dünyasına Alice gibi küçülerek girmek ve tavşanı aramaya başlamak.

Belki tek çocuk olduğumdan , belki kelimelerin gücünü çok sevdiğimden , belki de sadece bir hayalperest olmamdan en yakın arkadaşım her zaman kitaplar oldu.. Küçük ve süslü bir kız çoçuğu iken, limitsizce satın alma hakkımın olduğu tek şey, kitaplardı.. Bir yerde okumuştum, diyordu ki" Gerçek zenginlik, kitapevine gidip dilediğin kadar kitabı alabilmektir." Katılıyorum, kesinlikle.. Kendi evim olduğunda ilk satın alacağım eşya kocaman bir kütüphane olacak , ve kitapları terazi burcununda etkisi altında ciltlerinin, kaplarının renklerine göre ayırmayı hayal ediyorum. Yanı başına da salllanan bir sandalye, küçük bir fiskos masası, kitabına göre bir kadeh şarap veya yeşilçay eşlik eder bana...Yaklaşık olarak böyle bir şey hayal ettiğim..



Peki en yakın arakadaşını insan paylaşır mı? Başka insanlar ile sadece onun hakkında konuşmak üzere bir araya gelir, her ayın belli bir gününün belli bir saat dilimini ondan konuşmaya ayırır mı? Eğer dün benim gittiğim kitap kulübüne gitseydiniz, bu soruların cevaplarının ilk onbeş saniye içinde almış olurdunuz.

20 kişiden oluşan, ortak noktaları kitap aşkı olan, farklı meslek gruplarına, farklı cinsiyetlere, farklı medeni durumlara, farklı inançlara sahip kitapdaşlar,ben uydurdum bu kelimeyi , her ay ,üyelerinden birinin önerdiği kitabı eleştirisel okuma tekniği ile incelemek üzere bir moderatörün eşliğinde kitabı tartışıyorlar. Beğendikleri cümleleri birbirleri ile paylaşıp, hayatı kitaba göre yorumluyorlar.

Belki benim katıldığım ilk toplantıdaki kitapların "Küçük Prens ve Küçük Prens Üzerine Düşünmek"olmasından, belki kitaplar üzerine derinlemesine konuşacağım birilerini bulma sevinci ile, çok sevdim ben bu kitap toplantısnı diyebiliyorum.Mesela siz "Küçük Prens" kitabının Türkiye'de bir dönem yasaklandığını, çevirisinde içinde kelimelerin yumuşatıldıktan sonra, yasağın kalktığını, veya bu http://www.kucukprens.org/kitap/ internet sitesinden kitabı online olarak okuyabilceğinizi biliyor muydunuz??Ben de yeni öğrendim, onlar sayesinde...





Kütüphanemde mutlaka bulunmasını istediğim kitap, Küçük Prens 3 boyutlu.Tüm kitapçılarda bulunuyor, fiyatı 75 TL.Ve bir gün umarım çok yakında benim kütüphanemde yerini alsın..


Altı yıldır devam eden kulübe misafir olarak katılım sağladıktan sonra, belki bir kitap kulübü de ben kurarım, hatta Ankaralı blog yazarlarını da dahil ederiz işin için, her ayın aynı günü aynı saatinde aynı kitap üzerine değişik düşünceleri paylaşamak üzere...


Öptüm,bye...

1 yorum:

JTB (JourneyToBlue) dedi ki...

nefis fikir tatlım, ben varım:)